ATATÜRK ve SOSYAL BİLİMLER

Atatürk, Sosyal Bilimlere çok önem vermiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletini çağın uygarlık seviyesine ulaştırmak için çalışmalar yapmıştır. Eğitime, bilime, teknolojiye, sanata, araştırmaya, öğrenmeye önem vermiştir.

Atatürk döneminde; Türkiye’den, Avrupa ülkelerine, farklı alanlarda öğrenim görmesi için öğrenciler gönderildi. Bunlar arasında Afet İNAN, Jale İNAN, Burhan TOPRAK gibi kişiler vardı. Avrupa da, kendi alanlarında öğrenim görerek, Türkiye’ye geldiler. Türkiye’de bu kişilerin önderliğinde çalışmalar yapılmıştır.

Atatürk döneminde, Sosyal Bilimler alanında yapılan çalışmalar arasında Tük Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin kurulmasının önemli büyüktür.

Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması (12 NİSAN 1931)
Atatürk, zengin ve köklü bir kültüre sahip olan Türk milleti­nin tarihinin bütün yönleriyle araştırılmasına önem vermiştir. “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapa­na sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” diyen Atatürk, bu doğrultuda Türk Tarih  Kurumu’nun açılmasına öncülük etmiştir. Yine “Türk ço­cuğu ecdadını (atalarını) tanıdıkça daha büyük işler yap­mak için kendinde kuvvet bulacaktır.” diyerek tarih eğitimi­nin önemini vurgulamıştır. 15 Nisan 1931′de Türk Tarihi Tet­kik Cemiyeti adı altında kurulan kurumun adı 3 Ekim 1935′te Türk Tarih Kurumu’na çevrilmiştir.

Türk tarihi ile Türkiye tarihini ve bunlarla ilgili konuları ince­lemek ve elde edilen sonuçları her türlü yollarla yaymayı amaçlayan Türk Tarih Kurumu, Türklerin Selçuklu ve Os­manlı dönemlerinden önceki tarihi dönemin aydınlatılması­na da önemli katkılarda bulunmuştur. Belleten (1937), Bel­geler (1964) ve Höyük (1991) kurumun düzenli aralıklarla çıkardığı yayınlardandır.

turk_tarih_kurumu.jpg

1931 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu(TTK)’nun en önemli amacı; Türk Tarihini araştırmak, bilimsel araştırmalar yapmaktır. Türk Tarih Kurumu, yaptığı çalışmaları Belleten dergisinde yayınlamaktadır.

Türk Dil Kurumu’nun Kurulması (12 TEMMUZ 1932)

Atatürk, milli benliğin ve kültürel değerle­rin ancak milli bir dil ile korunabileceğini biliyordu. “Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, gele­neklerinin, hatıralarının, çıkarlarının kısaca bugün milliyetini oluşturan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” sözleriyle bu ger­çeği belirtmiştir.

1928 yılında kabul edilen yeni Türk harfleri, sayesinde oku­ma yazma bilenlerin sayısı hızla artmış bunun sonucunda Türk dilindeki gelişmeler de hızlanmıştır. 1932 yılında Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak, dünya dilleri arasında saygın bir konuma ulaştırmak amacıyla Türk Dil Kurumu açılmıştır. Türk Dil Kurumu, bu doğrultuda yüz­lerce eser meydana getirmiştir.

2168

1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu(TDK)’nın en önemli amacı; Türk Dilini incelemek, yabancı kelimelerden arındırmak ve Türk Dilini geliştirmektir.

HALK EVLERİ (1932)
Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan inkılapların halka mal edilmesi ve halkın eğitilmesi için herkesin rahatlıkla çalışmalarına katılabileceği yaygın bir teşkilata ihtiyaç vardı.

Atatürk’ün önderliğinde tarihinde resmen açılan halk evlerinin amaçları; halk arasında kültür ve düşünce birliğini gerçekleştirmek, Atatürk inkılaplarının benimsenmesini sağlamak, cumhuriyetin kültür atılımını yapmak, Türk milletini yeni amaçlar etrafında toplamak, kır-kent ile köylü – aydın ikiliğini ortadan kaldırmaktır,
Halk evleri kısa zamanda Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. 1931 ile 1952 yılları arasında 478 halk evi, 4322 halk odası açıldı.

Halk evleri Atatürk inkılaplarının benimsenmesinde özellikle;

• Dilin Türkçeleşmesi,
• Tarih bilincinin yerleştirilmesi,
• Geniş halk topluluklarına okuma ve yazma öğretilmesi,
• Millî ve manevi değerlerin topluma kazandırılması konularında etkili oldu.

15472-turkiye-de-sanatlarin-gelisim-tarihi-55f9586a0cb58

YENİ TÜRK HARFLERİ (1 Kasım 1928)

Arap alfabesi ses uyumu bakımından Türkçeye uygun olmadığından okuma ve yazma güçlüğü ortaya çıkarıyordu. Bu nedenle ülkemizde okuma ve yazma bilenlerin sayısı da oldukça azdı.

Latin alfabesinden yararlanılarak, Türk dilinin yapısına uygun Türk alfabesi hazırlandı. Yeni Türk harfleri, TBMM tarafından 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edildi.

tdk-dan-yeni-alfabe-kanunu-talebi-5286018_9428_o
BÜYÜK ÖĞRETMEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DERS BAŞINDA

18727941_awk1kdpcmaecwubjpg

Sosyal bilimler alanında dünyaca tanınmış bilim insan­ları ülkemize davet edilmiştir. Birçok konferanslar dü­zenlenmiştir. Türk öğrenciler yurt dışına gönderilmiştir.

Türkiye’de sosyal bilimlerin gelişmesini sağlamak ve bu alanda nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi açılmıştır.

Anadolu’nun eski dönemlerinin aydınlatılması için arke­olojik kazılar desteklenmiştir. Bu kazılardan çıkan eser­ler Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergi­lenmektedir.

1924 yılında Topkapı Sarayı, müze olarak hizmete açıl­mıştır. 1928 yılında Etnografya Müzesi tamamlanarak hizmete girmiştir. 1934 yılında Ayasofya müze haline getirilmiştir. Bu arada Konya, Bursa, Manisa, İzmir, Kay­seri, Afyon, Antalya, Edirne, Adana illerimizde müzeler açılmış, eski müzeler onarılmıştır. Bu yolla Anadolu’nun ve Türk milletinin zengin tarih ve kültür mirasının insan­lığa tanıtılması amaçlanmıştır.

1932 yılında inkılapların halka mal edilmesi ve halkın eğitilmesi amacıyla halk evleri kurulmuştur. Kısa zaman­da yurdun her tarafına yayılan halk evleri, dilin Türkçe­leştirilmesi, tarih bilincinin yerleştirilmesi, halka okuma yazma öğretilmesi, milli ve manevi değerlerin topluma kazandırılması konularında etkili çalışmalar yapmıştır.

o151110_b9b64

Yorum bırakın